Pazartesi, Mayıs 20, 2024
Ana SayfaKöşe YazılarıSahi Neydi Vicdan?

Sahi Neydi Vicdan?

Spread the love


   Kişiyi kendi davranışlarıyla ilgili olarak bir yargıda bulunmaya yönelten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerinde dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan, kişiye doğruyu ve iyiyi yapma yükümünü de yükleyen içsel güç. Vicdan ne zaman konuşması gerektiğini çok iyi bilir, her zaman doğrudan, güzelden, haktan, samimiyetten yanadır. Bir yetimin-öksüzün başını okşayıp yaşlıya tebessüm etsek dahi ihmal etmez bizi. Tatlı, naif bir huzur bırakır gönlümüze. Hele de ‘Allah razı olsun’ nidasını işitsek kuş gibi uçacağız sanırız. Hata mı? Kırmak mı? Sanki verdiği tüm güzellikleri bir anda alıverir. Gönlümüz yaptığımız hatanın şiddetine göre sıkılır da sıkılır artık. Sanki nefes alamayız, ne yapsak mutlu olamayız, ağzımızda kekremsi tat bırakır hayat. Bir yandan da konuşur durur bizimle. Keskindir cümleleri. Ya dinleriz onu ya da içimizdeki sesi susturarak bildiğimiz yoldan gideriz. Tercih hakkı bizimdir. Onsuz hayat merhametsizliği, sevgisizliği, egoistliği, enaniyeti, acımasızlığı da beraberinde getirir. Böyle yaşamaksa ağır gelir bilene. Bu vicdanın gündelik hayat içindeki fonksiyonu. İnsan iyilik, güzellik adına tüm hasletleri bedeninde ve ruhunda tecelli ettirecek şekilde donatılmış. Vicdan da bizim doğuştan getirdiğimiz özellikler arasında. Yalnız diğerleri gibi o da nüve (çekirdek) şeklinde. Yani geliştirilip büyütülmeye muhtaç. Aksi takdirde işlevini kaybediyor. Çocuklar hayatlarının üçüncü yılında eğer fıtratı bozulmamış ise vicdanlarının varlığını ebeveynlere hissettiriyor. Mesela, hayvanlara neden zarar verilmemesi gerektiğini anlattığınızda tüm samimiyetiyle size inanıyor, birçok yetişkinden daha fazla hassasiyet gösteriyor. Burada kilit nokta çocuğun nasıl yönlendirildiği. Çünkü günümüz şartlarında yanlış anne-baba tutumları, sosyal hayatın içindeki ‘diğer kişiler’in sıradan davranışları, tahammülsüzlükler, ‘Küçüktür anlamaz’ tarzındaki yaklaşımlarla o mükemmel varlık küçücük bir canavara dönüşebiliyor. Hayvanlara, eşyaya, anne-babasına, kardeşine, kendine zarar veren, kimseye itimat etmeyen, çoğu zaman çevresine duyarsız kalan, herkesin yaka silktiği küçük insanlar vardır. Elbette ki onlar böyle değildi, biz onları bozduk. Belki bilmeden, belki de bilerek… Dolayısıyla vicdanın sesini kısan ebeveyn tutumlarını bilip bu minvalde kendimizi yenilememiz, çocuklara ona göre davranmamız büyük ihtiyaç.

New York University’de lisans ve yüksek lisans eğitimi almış Klinik Psikolog Reyhane Dağlar, cezaların çocuğu sertleştirdiği, ödeşmişlik hissi vererek rahatlattığı görüşünde: “Cezayla bir sonraki hatayı işlemesini önleyecek pişmanlığı alırsınız çocuğun içinden. En büyük ceza, verilmemiş cezadır. Kişinin vicdanı içten içe yanar. Vicdan işlevselse döner dolaşır adaleti bulur. Anne-babalar, eğitimciler çocuğa yönelip ‘Bu davranış yanlıştı’ dese ve onu içindeki sesle yalnız bıraksa. Vicdan bu işi başarır, doğruyu bulur. Allah mekanizmayı kurmuş. Aksi her uygulama vicdanı sakatlıyor.” Üstelik yapılan araştırmalara göre ahlaki değerler ceza ve öfkeyle verilmek istendiğinde çocuk ‘sadece’ kızma anına odaklanıyor. Ancak yumuşak sesle, empatiyle, iyilikle anlattıklarınız amacına ulaşıyor, çocuk duygusal olgunluğa eriştiğinde de (13 yaş ve üstü) öğrendiklerini ahlaki değer olarak özümsüyor.

GÜLŞAH ONUR

İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

SON DAKİKA

SON YORUMLAR