Cumartesi, Temmuz 27, 2024
Ana SayfaKöşe YazılarıKENDİ MUTSUZLUĞUNDAN KAÇMAK

KENDİ MUTSUZLUĞUNDAN KAÇMAK

Spread the love

 Sizlere makaleler ve yazılarıyla örneklendirdiğim ve biraz daha bu konu üzerinde duracağımdan ötürü Psikiyatrist Prof. Dr. M. Kemal Sayar’dan bahsetmek istiyorum .Vicdan konusunu ele aldığımda ki araştırmalarımda karşıma çıkan başarılı psikiyatrist, aynı zamanda birçok basılı kitapları da mevcut. Aldığım bilgiler doğrultusunda Sayar;Hacettepe Üniversitesi (İngilizce) Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1989-1995 yılları arasında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimine devam etti. 2000 yılında psikiyatri doçenti, 2008 yılında psikiyatri profesörü oldu.
Çeşitli ulusal ve uluslar arası dergilerde danışmanlık ve hakemlik yaptı. Psikiyatri konulu çok sayıda kongre ve sempozyumda düzenleyici ve konuşmacı olarak yer aldı.
2002 yılında, Kanada McGill Ünivesitesinde Transkültürel Psikiyatri Bölümü’nde konuk öğretim üyesi olarak çalıştı. Bakırköy ve Erenköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanelerinde klinik şefliği görevlerini yürüttü.
Halen Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi psikiyatri anabilim dalı başkanıdır. Mesleki çalışmalarının yanı sıra, Açık Radyo ve Star Tv’de Ruhun Labirentleri, TRT’de İnsanlık Hali adlı programı hazırladı ve sundu.
Prof. Dr. Kemal Sayar “Vicdanın sesini kısan unsurlar.” diye özetliyor: “Çocuklar normal şartlarda kendi dünyalarında karşılaşma ihtimalleri çok düşük imgelerle farklı bir gerçeklik kurar hâle geldi. Bunun yanı sıra, televizyonda şiddet içerikli, güvenilmez insanları, aldatmaları, yalanları izleyen çocuk, şiddeti uygulayan ya da şiddeti gören kişiyle özdeşim kurabiliyor. Çizgi filmler, sanal oyunlardaki süper kahramanlar, şiddetten zarar görmeyen insanların varlığına inandırıyor onları. Böylelikle arkadaşlarına kolayca zarar verebiliyorlar.”

Hızı Bırak, Yavaşlamaya Bak

Prof. Dr. Sayar, ‘Yavaşla’ kitabında hayatımıza dair önemli noktalara temas ediyor: “Saplantılı zaman hastalığı bize hiç vaktin kalmadığını, acele etmemiz gerektiğini telkin ediyor. Bu aslında varoluşsal bir hastalığın habercisi. Tükenmişliğin son demlerinde insanlar, kendi mutsuzluklarından kaçmak için hızlanır. Hatırlamak istemediğimizi hızlanarak unuturuz. Hızla gelen duygusal uyarı bolluğu, insanın dikkatini çeler ve onu kendi kırılganlığını fark etmekten alıkoyar. Telaş hayatı daha da yüzeysel kılar. Hız hayatı eksiltir. Yavaşlamak, anın keyfini çıkarmayı bilmektir. Ancak yavaşlayarak içimize bakabilir, hayatla konuşabiliriz.” diyor.

Uzmanlar, yavaşlığın fıtriliğine özellikle dikkat çekiyor. Fakat anne-babaların hiç bitmeyen ‘Hadi, çabuk, acele et’ uyarıları ya da ‘Uyuşuk’ eleştirileri yüzünden çocuklar çok hızlanmış ebeveynlerine ayak uydurmak zorunda kalıyor. Psikolog Dağlar, çocuklar adına son noktayı koyuyor: “Vicdanın sesini duyabilmek için durup düşünmek, duymak lazım. Çocukların bunu yapmasına izin vermeliyiz. Biz, vicdanın sesini dinlemek diyoruz buna ama pozitif psikoloji başta olmak üzere farklı ekollerde de bu uygulama var.”
Her insan farklı farklı fıtratlarda yaratılmış. Bazı çocukların duruşlarında, bakışlarında bir naiflik, duygusallık vardır. Bazısı da oturuş kalkışıyla, ses tonuyla cevval… Ebeveynler kendi hayat tecrübelerinden yola çıkarak çocukları birtakım değişikliklere zorluyor. Mesela duygusal, naif çocuklar hassaslıkları üzerinden terbiye edilmeye çalışılıyor. Anne, sözü dinlenmediğinde iki elini yüzüne yapıştırıp ağlıyormuş gibi yapıyor. Çocuk buna dayanamadığı için kendinden isteneni gerçekleştiriyor. Hâlbuki o anda yetişkin ağlamıyor. Psikolog Reyhane Dağlar konuya açıklık getiriyor: “Çocuğun vicdanı o an harekete geçiyor. Çünkü vicdan mekanizmasında bir de teselli etme duygusu var. Ağlayan kişiyi teskin etmeye çalışırken dikkatlice bakıyor ki ağlamıyor. Ne oldu? Vicdan çocuğa yanlış hamle yaptırdı. Dolayısıyla daha sonraki ağlayanı çocuk teselli etmeyecek, işte vicdan bir işlevini daha kaybetti. Ebeveynler çocuklarının vicdanını suiistimal etmemeli, her zaman doğal davranmalı. Gözleriniz yaşarıyorsa bırakın damla damla aksın yanaklarınızdan. İşte o an çocuğunuza en iyi vicdan eğitimini veriyorsunuz demektir.”GÜLŞAH ONUR

İLGİLİ YAZILAR
- Advertisment -

SON DAKİKA

SON YORUMLAR