Şu, arabanın içerisinden video çekerek bağıran ve her dalda yüksek bir eğitim almış gibi eşik bekçiliği rolü üstlenmeye çalışan insanların ne yapmaya çalıştığını hiçbir zaman anlayamayacağım sanırım. Günümüz şartlarınca asgari ücreti aşan bir fiyata sahip montlarıyla, zahmet ederek geldikleri yurt dışından, anlaşılan o ki kimseye fayda sağlamaya değil tam aksine manipülasyona geldikleri gün gibi ortada. 12 adet çadır fiyatına eş değer bir montla, depremzedelere dağıtılmak üzere yapılan yardımlara yaslanarak, ölmek pahasına insan hayatını kurtaran can dostlarımızın halk dilindeki argo tabirini kullanarak, kimi hedef aldığını tam kavrayamadığım arkadaşı sağduyuya davet ediyorum. Bu arada arama kurtarma çalışmaları sırasında hayatını kaybeden Proteo’ya ve Meksika ekibine bu millet minnettardır.
Her neyse, argoda, ‘it’, olarak tabir edilen can dostlarımız, yaşadığımız bu felâketin içinde insana nasıl yardım edilir gösterdiler. Arama kurtarma ekiplerinin olmazsa olmazı olan bu köpekleri izlerken gözlerim doldu. Bunların arasında bir tanesi de çok ilgimi çekti: İsmi Nila olan köpek, Macaristan ekibiyle birlikte katıldı arama kurtarma faaliyetlerine. 2.000 km yol yaparak gelmiş sahibiyle birlikte. Türkiye’de bir can daha kurtarmak için gelmişler. Peki, sahibi kim biliyor musunuz? Ilka Kovacs.
İsim size tanıdık geldi mi, bilmiyorum; Macaristan Kamu Diplomasisi ve İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı olan Zoltan Kovacs’ın kızı. Macaristan devlet bakanının kızı Türkiye’de enkaz aramasında mı? Evet, hem de köpeği Nila ile birlikte. Zoltan Kavacs, bu durum için, “Gurur duyuyorum,” dedi.
Farkında mısın? Bir yerlerde insanlar bizden çok farklı. Sınıfsal ayrım yok, insan ilişkileri çok yüksek, canlılara ve yaşama önem veriyorlar ve dil, din, ırk ayrımı yapmayan bir dünya görüşüne sahipler. Üstün olanın, insan olduğunu anlamışlar. İnsana hizmet eden kuruma tapınmıyorlar, karşı fikre küfür etmiyorlar, hayvanları hakaret aracı yapmıyorlar. Kötü günü kötü gün, iyi günü iyi gün olarak niteliyorlar. Kötü günü fırsat, çıkar, politika aracı yapmak, onlar için utanç ve insanlık dışı.
Binlerce insanımız hayatını kaybetti, binlerce insanımız evinden yurdundan oldu, binlerce insanımızın ailesi yok oldu. Ne büyük bir acının içinde olduğumuzu göremiyorlar mı? Çıkarları ne kadar büyük olabilir? İnsan hayatından daha değerli ne olabilir? Bir bebeğin annesiz büyümesinden, bir babanın üç çocuğunu toprağa vermesinden, ailesinden bir kişi bile kalmamış yüzlerce insanın acısından çıkar sağlamak hangi vicdana sığar; hangi kitapta yazar?
Kimsenin taklidini yapmanıza gerek yok; insan taklidi yapın, en azından acının yarası kabuk bağlayana kadar. Cebindeki 100₺’den 50₺’sini yardıma gönderen adam gördüm, oyuncağını paylaşan çocuk gördüm, günlerdir yemek yiyemeyen insanlar tanıyorum, tanıdığına taşınıp kendi evini paylaşan insanlar tanıyorum.
3 ev kirası fiyatındaki montlar giyerek kimsenin acısı üzerinden mizah yapamazsınız!
Mevlana der ki, “Nice insanlar gördüm, üzerinde elbise yoktu; nice elbiseler gördüm, içinde insan yoktu.” Türk Milleti’nin acısı ve hayatını kaybedenler için sizi sonsuza kadar sessizliğe davet ediyorum
