Bugün tarihte iz bırakan liderlerin mektuplaşmalarını paylaşmak istiyoruz.
Bu arada son ki paylaşımda güzel dönüşler bizi ayrıca memnun etti.Mizah,duygusallık,nasihat,mesaj karışımı olunca daha güzel haleti ruhaniyye ye büründük.Lakin bir şikayet aldık çok uzun yazılıyor diye.Daha kısaltalım insaallah.
Bu arada erkek kardesim son paylasimi okumamış çünkü sesi çıkmadı.Demistim size okumaz diye
Günümüzde, ülkemizde ve bütün dünyada kendine çok geniş alanlar bulan dans, ilk defa KANUNİ döneminde FRANSA’DA yapılmaya başlamıştı.Osmanlı’nın sınırları bu dönemde Avrupa içlerine kadar dayanıyordu. Dansın ilk yapılmaya başladığı sıralarda Osmanlı hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman, Fransa Kralı FRANSUVA’ya bir MEKTUP yazdı.Kanuni, mektubunda şöyle diyordu:
“BANA BAK FRANSUVA;
Sefir-i Kebirimden aldığım mazhara göre malumatım oldu ki, memleketinde dans namında İş bu Name-i Humayunumun eline vusulünden itibaren bu mel’anet REZALETE son vermediğin takdirde, Ordu-yu Humayunumla gelip seni KAHRETMEYE MUKTEDİR olurum.
BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİM.
Ben ki 48 krallığın hakanı Sultan Süleyman Han’ım. Sefirimden aldığım habere göre, memleketinizde dans namı altında KADIN-ERKEK birbirine sarılmak suretiyle, herkesin gözü önünde icra-i lağviyyat (faydasız işler) işlenmekte olduğu mesmuu şahanem olmuştur (işitmişimdir). … name-i hümayunum yed’inize (elinize) vusulünden (ulaşmasından) itibaren derhal son verilmediği takdirde, bizzat ordu-yu hümayunumla gelip men’e muktedirim.”
100 yıl dansı
Sultan Süleyman, mektubunda dansın KENDİ ÜLKESİNE sirayet etmesinden endişe duyduğunu ve bu vesileyle dansın DERHAL kaldırılmasını istediğini söylüyordu. Fransa’da, bu mektuptan 100 yıl sonrasına kadar dans yapılmadı.
Bir de Ankara Savaşının yapıldığı TİMUR ve YILDIRIM BAYEZID arasında mektuplaşmalar olmuştur.
Bu mektuplasmalar bir yarışa hatta kin ve nefrete dönmüştür.
TİMUR:Biz kudret ve iktidarımızla güçlendik.Senin gibi babadan kalma mirasla,ülkelerle hazıra konmadık.
Yıldırım BAYEZİD:
EY ihtiyar KÖPEK! Tekfurdan daha şiddetli kafirsin.
Savaş meydanında kim ki kaçarsa onun eşi üç TALAKLA kendisinde boş olsun
Birgün Timur hediye olarak Yıldırım Bayezide Pislik yollar.Bunun karşılığında Bayezıd ona BAL gönderir.Ve NOT olarak altına şunu yazmıştır;
“Herkes yediğinden gönderir)
Yine bir gün
Ankara Savaşı’nı kazanan Timur, Bayezid’ı görünce kahkahayla GÜLMEYE başlar.
Bayezid gerekçesini sorduğunda ise şunu söyler:
“KOSKOCA DÜNYA benim gibi bir TOPALLA senin gibi bir KÖRE kaldı ya, ona gülüyorum.”
Gerçekten de Bayezid’in sağ gözü çok zayıf görürken, Timur’un da sol ayağı topaldı.
Ama ikisi de büyük liderler, kıymetli komutanlardı.
İçinde yaşadığımız çağa körlükle bakıp, gereğinden fazla önemsemek istemem. Dünya savaşlarının yaşandığı, Hitler, Stalin gibi anomalilerin dünyaya hükmettiği dönemler oldu.
Ancak Ankara Savaşı’nın 1402 yılında yapıldığı dikkate alınırsa, 6 asır sonra belki de ikinci kez dünya kör/topal..
Ama bu kez YÖNETSEL anlamda liderlerin eline kaldı.
HALİME TOSUN
